Küçük Ayasofya Cami

Mekanların yaşattıkları hisler göz önünde bulundurulduğunda mekanlara canlılık vasfının yüklenmesi pek itiraza mahal bırakan bir konu olmuyor. Bu yaşanılabilirlik ve canlılık vasfını taşıyan mekanlardan birisi de Dersaadet’in incilerinden Fatih ilçesi. Şehrin tanınmasını sağlayan pek çok tarihi esere sahiplik eden bu ilçenin ziyaretçileri tarafından en çok tanınan yerlerinden birisi de Sultan Ahmet tarafları. Herkes tarafından bilinen meydanın devamında onun kadar tanınmayan ama tarihi önemi büyük olan ve İstanbul’da Bizans dönemine ait en eski dini kalıntı olan Küçük Ayasofya Cami bulunmaktadır. 

Küçük Ayasofya Cami ilçenin bilinmeyen ara sokaklarına, keşfedilmemiş hikayelerine aracılık yapıyor. Sultan Ahmet Meydanı’ndan, Arasta Pazar’dan ve daha birçok farklı noktadan gidilebilecek olan Küçük Ayasofya Cami’ne ulaşmadan önce Çatladıkapı’ya giriş tabelaları yolun girişinde gelenleri karşılar. Caminin aslı azizlerden olan Sergius ve Bacchos adına yapılan bir kilisedir. Doğu Roma İmparatorluğunun en önemli imparatorlarından biri olan I. Justinian döneminde yapılan kilisenin yapılma nedenine dair pek çok farklı rivayet vardır. En yaygın rivayete göre I. Justin imparatorluğu döneminde kendisine karşı ayaklanan yeğeni I. Justinian’ın da aralarında bulunduğu kişileri cezalandırmak ister. Gece rüyasında kendisine yeğeninin suçsuz olduğunu söyleyen iki azizi görür. Bu azizler daha sonra kilisenin kendilerine ithaf edileceği Sergius ve Bacchos’tan başkası değildir. İmparator bu rüyayı anlatarak yeğeni I. Justinian’ı bağışlar. Daha sonra imparator olan I. Justinian bu iki aziz için kiliseyi inşa ettirir.

Uzun yıllar kilise olarak kullanılan eser Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethiyle birlikte kilise olarak kullanılmaya devam edilir. Sonrasında II. Bayezid döneminde Darussaade ağalarından Hüseyin Ağa tarafından eklentiler yapılarak camiye dönüştürülür. Küçük Ayasofya Cami tarihi süreç içerisinde pek çok depremden etkilenir. Ve geniş çaplı tadilatlardan geçer. 1999 depremindeki haberlerden de izlenilebileceği üzere cami depremden pek çok hasarla çıkmıştır. Bunun sonucunda geniş çaplı bir restorasyona uğrayan Küçük Ayasofya 2008 yılında ibadete tekrar açılmıştır. 

Küçük Ayasofya Cami, Çatladıkapı ve Kadırga semtlerinin arasında bulunan çevresinde eski mezar kalıntıları, haziresinde Hüseyin Ağa medresesi ve yeşilliklerle çevrelenen bahçesiyle insanı huzura sevk eden bir mekan olma özelliği taşır. Medresenin ortasında Osmanlı döneminden kalma bir şadırvan bulunmaktadır. Caminin en güzel yanlarından biri çoğu zaman karmaşadan, keşmekeşten uzak ve sakin oluşudur. Kapısından adım atıldığı andan itibaren hissettirdikleri önemini arttırmaktadır. 

Küçük Ayasofya Cami minaresi sonradan yapıya eklenmiştir. Caminin eski fotoğraflarına bakıldığında bahçesine serilen çamaşırlara, oyun oynayıp birbirini kovalayan çocuklara misafirlik yaptığı görülecektir. Küçük Ayasofya Cami’nin hemen yanı başında uzun yıllar aktif olan bir tren yolu bulunmaktadır. Tren yollarının camiye etkisi ile ilgili yapılmış çalışmalar da mevcuttur.[1] Küçük Ayasofya Cami sekizgen bir yapıdadır ve caminin frizlerinde Grekçe bir kitabe bulunmaktadır. I. Justinian ve eşi Theodora tarafından yaptırılan kilise döneminin en önemli eserlerinden olup Doğu Roma dönemine ait günümüze ulaşan en eski dini yapı olarak bilinir. Ayasofya’dan önce yapılmıştır ve Ayasofya’ya benzerliği sebebiyle Küçük Ayasofya adını almıştır. Ama bu noktada farklı görüşler de mevcuttur. 

Revnaklı şehrin güzidelerinden biri olan Küçük Ayasofya Cami’nin çevresinde konaklama yahut ticaret için kullanılan pek çok tarihi ev mevcuttur. Camiye giderken kullanılan yolların çeşitliliği ve farklılığı da caminin güzelliğini arttıran etkenlerden birisidir. Eserin yakınlarında bulunan Hipodrom kalıntılarının üzerine yapılan lise ve çevresindeki hamam kalıntısı daralan sokakların tarihle iç içe olmasına olanak sağlıyor. Şairin “İşte kurşun kubbeler şehri İstanbul’dasın” dediği mısrada yazı usulca noktalanıyor. 

Meryem Özlü

[1] Aykut Ertal, “Tren Geçişlerinin Küçük Ayasofya Camii Üzerinde Ve Yanındaki Serbest Zemin Yüzeyinde Oluşturduğu Titreşimlerin Deneysel Olarak İncelenmesi”, Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dergisi, C:22, S:3, 2017, s. 361-374