Balat ve Mezat Kültürü

İstanbul bilindiği üzere tarihin akışı içerisinde adını farklı biçimlerde duyduğumuz, dünyanın en kadim ve kıymetli şehirlerinden biridir. Batılı kaynaklara göre önceleri bir balıkçı köyü olan İstanbul’un M.Ö. 658 yılında Mageryalı “Byzans” tarafından genişletilerek şehir haline getirildiği ve bundan dolayı “Byzantion” ismi ile anıldığı ve Roma İmparatoru Constantinus’un şehri büyüterek “Constantinopolis” adıyla Roma İmparatorluğu’na başkent yaptığı yazılıdır.

Tabii İstanbul tarihinin başlangıcıyla alakalı rivayetlerin sayısı artırılabilir. Fakat tarihçiler ve arkeologlar büyük ölçüde yukarıda bahsi geçen olay örgüsünün doğruluğu konusunda fikir birliğine varmıştır. Takriben 2500-3000 yıllık bir geçmişi olduğu zannedilen İstanbul, tarih sahnesinde geçirdiği 2500-3000 yıl boyunca ekonomik, kültürel ve dini açıdan son derece hareketli bir şehir olma özelliğini günümüze kadar taşımıştır. 

Bahsettiğimiz Constantinus’un kurduğu ve Fatih Sultan Mehmed’in fethi ile çehresinin yenilendiği bu şehir, yerleşim sınırları Edirne ile Kocaeli arasında bulunan İstanbul değil, şu an sur içi olarak bilinen günümüz İstanbul’unun 39 ilçesinden biri olan Fatih semtidir. Bu semtin hemen her yerinde Cumhuriyet öncesi döneme ait, şehrin özgün suretine yaslanan izler görülebilmektedir. Bu izlerinin açıklıkla seçilen mahallelerinden biri ise Balat’tır. 

Balat bu kadim şehrin en özel ve enteresan ayrıntılarını taşımaktadır. Boğaz sularının girintisi Haliç’e paralel olarak konumlanmış olan ve Ayvansaray ile Fener semti arasında bulunan Balat’ın adının Rumca saray anlamında kullanılan ‘’Palation’’ kelimesinden geldiği bilinmektedir. Günümüzde sadece kalıntıları bulunan fakat dönemi içerisinde Bizans İmparatorluğu ikâmetgahı olarak bilinen ‘’Blaherna Sarayına’’ yakınlığından ötürü semt bu adla tanınmıştır.  

Balat, içerisinde semavi dinlerin mensuplarını, mabedlerini ve kültürel yansımalarını barındırması bakımından son derece zengin bir ortama sahiptir. İspanya’dan gelen Yahudiler’in buraya yerleştirilmesi olayı, devamında Gürcistan Yahudileri’nin de bölgeye gelmesi, Makedonya Ohri’den gelen Yahudiler, Ermeniler, Rumlar, Romanlar ve son dönemde yaşanan savaş sebebiyle ülkelerinden çıkmak durumunda kalan Suriyeliler mahalledeki etnik çeşitliliği zenginleştirmiştir. Günümüzde bölgedeki nüfusun büyük çoğunluğunu Romanlar ve Suriyeliler oluşturuyor olsa da farklı etnik kökenlerden, dinlerden ve kültürlerden milletlerin geçmiş dönemlerde bölgede yaşamış olması mahallenin ruhuna, mimarisine, komşuluk ilişkilerine, alışveriş biçimlerine ve yaşam kültürlerine gayet fazla tesir etmiştir. 

Mezat Kültürü 

Etimolojik olarak incelendiğinde “ziyade” kelimesiyle denkleşen Mezat kavramı açık artırmanın yapıldığı yer anlamına gelmektedir. Açık artırma yöntemine ise Müzayede denir.

Mezat ortamında satış kültürü tarihte mal, arazi ve köle satışında kullanılmış olan köklü bir kültürdür. Eski Yunan’da kölelerin müzayedeyle satılmasının Antik Çağ’da yaşamış İyonyalı Ozan Homeros’un dönemine dek uzandığı bilinmektedir. 

Günümüzde dünyada yaygın olarak iki çeşit müzayede yöntemi kullanılmaktadır. Bunlardan daha çok tercih edilen ve ülkemizde de kullanılanı, İngiliz usûlü (Açık Artırma) müzayede yöntemidir. Bu müzayede usûlünde alıcılar sırayla fiyatı en düşükten en yükseğe doğru artırırlar. Fiyatı en yüksek noktaya kadar artıran kişi teklifi kazanır. 

İkinci ve daha az kullanılan yöntem ise Hollanda usûlü (Açık Eksiltme) müzayede yöntemidir. Hollanda usûlünde de fiyat teklifleri yüksekten başlayarak gittikçe düşürülür. Bu durum; alıcılardan birisi bu düşen fiyattan malı alana kadar devam eder. Bu yöntem azalan müzayede olarak da bilinmektedir. Hollanda’da çiçek, İsrail’de balık ve Kanada’da tütün satışları bu usûl ile yapılmaktadır.

Yazımızın içeriğinin Balat’tan ve mezat kültüründen oluşuyor olmasından da tahmin edilebileceği gibi Balat denildiğinde mezatlar, mezat denildiğinde Balat akla gelir. Çok renkli bir müzayede kültürüne sahip olan Balat’ta birbirinden farklı çok sayıda mezat ortamı bulunmaktadır. Antika meraklılarını, koleksiyonerleri, günlük ihtiyaçlarını karşılamak isteyenleri, elindeki fazlalıkları satmak isteyenleri, gezginleri, yaşlıları ve gençleri kısacası her sınıftan insanı, pey verirken, “-Saaat” diye bağıran Münâdî’ye (Mezat Yöneticisi) ‘’-Maaa’’ diye karşılık verirken, aslında hiç ihtiyaç olmayan bir ürünün peşinden inat uğruna giderken, kelepir olarak aldığı garip objenin ne olduğunu incelerken ve neden aldığını düşünürken görebilirsiniz.

Değerli antika objeleri, yıllar önce tedavülden kalkmış eşyaları, vintage kıyafetleri, teyipleri, gramofonları hatta günümüzde üretilmiş ve kullanılan ürünleri ve birçok farklı eseri değerinin çok altında, değerinde veya değerinin çok üstünde satın alabilirsiniz.

Satış esnasında ilk defa gördüğü objeye methiyeler yazma becerisine sahip Münâdîler, (Mezat Yöneticisi) eğer dikkatli olmazsanız sizi gafil avlayıp, ne olduğunu dahi bilmediğiniz bir objeye hevesle pey verdirip ürünün elinizde kalmasına sebep olabilir. Nitekim vermiş olduğum bu tavsiyeyi, kırık ve değersiz bir fincana çok yüksek bir pey verip elimde kalmasıyla tecrübe etmiştim.

Balat’ta bir mezat ortamı.

Bir kısmı uydurma, bir kısmı gerçek hikayeye ve duyguya sahip eserleri satın alırken alelade bir alışveriş yapmadığınızı hissediyor ve kendinizi şanslı olarak addediyorsunuz. Mezat katılımcılarının birçoğu aldıkları ürünleri hikayeleriyle beraber aldıklarına inanırlar. Bir mezat takipçisi olarak ben de, satın aldığım eserler için böyle bir durum olduğuna inanıyorum.

Yazımızda sadece Balat’ta bulunan mezatlardan bahsetmiş olsak da İstanbul’un muhtelif yerlerinde faaliyet gösteren mezatların olduğunu da belirtmemiz gerekiyor. İstiklal Caddesi Hazzopulo Pasajı Mezatı, Bakırköy’deki Mamati Koleksiyon Mezatı, Kadıköy’deki Moda Mübadele Pasajı Mezatı bunlardan birkaçıdır. 

Ayrıca mezat sahipleri sanal ortamda interaktif biçimde müzayedelere katılma olanağı da sunmaktadırlar.

Halid Levent