Yazarlarımızın gözünden oluşturduğumuz İstanbul Sözlüğü’müzün ilk bölümüyle karşınızdayız, keyifli okumalar!
- Adalar: Gitme planlarına başladığımız andan itibaren mutluluğu hissedebiliyoruz.
- Beylerbeyi: Yanınıza sevdiğinizi karşınıza boğazı alabileceğiniz bir yer.
- Boğaz: Buradan geçen gemiler değil, hayaller aslında.
- “Köprüden önce son çıkış” tabelası: Levent sapağını kaçırmamak için gözlerim hep seni arıyor, neredesin sen?
- Vapur: Çığlık çığlığa kıyıya yanaşırken yardım isteyen iskele lastikleri.
- Esnaf Lokantası: Esnaf-öğrenci dayanışmasının sosyo-ekonomik tezahürü.
- Galata Mevlevihanesi: Gidenin kendini musikişinas hissetmesi kaçınılmaz olan mekan.
- Kurbağlı Dere: Cam açtırmayan büyülü su kaynağı.
- Üsküdar Sahafları: Süheyl Ünver’in Çiçeklernâme’si ve beraberinde ateş pahası kitap fiyatlarından ötürü hayallere ekmek banmak.
- Anadolu Yakası: “Eski İstanbul burası değil” serzenişlerinin mağduru.
- Eminönü Sahil: Bosforos tur yapma isteği uyandıran nadide mekan.
- Hazzopulo Pasajı: Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, cinler cirit oynar iken Hazzopulo içinde; İstiklal’in masal pasajı.
- Martı: Şu sıralar iki kanatlı olandan çok aklıma gelen iki tekerli fenomen taşıt.
- Yeşilçam Sokak: 60’ların Netflix şubesi.
- Çiçek Pasajı: “Yalın ayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz İstiklal Caddesi”, meze, akordeon, eski Türkiye.
- Fransız Geçidi: Karaköy’de çorba içip kestirmeden sahile inmek için Frankofon edası ile geçtiğim yol.
- Kumbaracı Yokuşu: Tophane’ye inen kestirme, çıkarken büyük işkence.
- Çengelköy Börekçisi: Anadolu yakasının muhtelif semtlerinin bitki örtüsünü oluşturan börekçi zinciri.
- Çınaraltı: Deniz kenarı masası için sıra beklediğim, çay bahçesinden kafeye dönüşmüş kalabalıklaştıkça değersizleşmiş olan mekan.
- Divanyolu: Osmanlı’da elçilerin, Cumhuriyet’te turistlerin karşılandığı; tarihi ve hamburger kokulu cadde.
- Kadıköy Rıhtım: Belediye otobüsleri ve askerin çarşı iznini geçirdiği mekanların bulunduğu, eylem broşürlerinin dolaştığı ve yardımların toplandığı geçiş mekanı.
- Laleli: İstanbul’un kozmopolit kabusunu oluşturan göçebe mekana dönüşmüş eski bostanlık.
- Karmaşa: Bitmek tükenmek bilmeyen sıkıntılar silsilesi.
- Kız Kulesi: Karşısında oturmanın içinde oturmaktan güzel olduğu mekan.
- Türbeler: İstanbul’un manevi koruyucuları.
- Sahil: Yalılardan ulaşamadığımız güzellik.
- Köprü: Bir yanda Asya bir yanda Avrupa ve ev-okul arası güzergâh.
- Metropol: Sivaslıların göç mekanı.
- Sur: Eskilerin göz bebeği şimdilerin görünmeyen duvarları.
- Trafik: İstanbullular olarak muzdarip olduğumuz ama bir o kadar da vazgeçilmezimiz.
- Arnavut Kaldırımlar: İnsan olduğumuzu her an hatırlatan, dünyanın engelli bir parkur olduğunun nişanesi.
- Haydarpaşa: Gözleri yarı açık bir şekilde babasının peşinden koşan küçük bir kız çocuğu.
- İstanbul: Herkesin yaşamak için imrendiği, içindekilerin ise; “yaşamak? ” o nasıl bir şey dediği tek şehir.
- Martı: Simit Sarayı’nın daimi kanatlı müşterileri.
- Sultanahmet Kitap Fuarı: Distopik bir dünyada ütopik bir hayal olarak kalmayan, her şeye rağmen açılan tek kitap fuarı.
Yazarlar:
Adem Danlı
Beyzanur Özbey
Elifnur Ayhan
Fatmanur Aydın
Ömer Çetin
Yusuf Emin Erdihan
Zeynep Dilli
Zeynep Şahin