Meleklerin Koruyucusu:Muhammed Bzeek

Mohamed Bzeek, doğum gününden bir gün önce, kolon kanseri nedeniyle hastaneye yatmıştı. 62 yaşında, bu zorlukla tek başına yüzleşmek zorunda kaldı; taşlaşmıştı. Karısı iki yıl önce vefat etmişti ve tek biyolojik oğlu Adam, cücelik ve kırılgan kemik hastalığının zorluklarını taşıyordu. Bu hastane deneyimi ona güçlü bir hatırlatma yaptı. Neden çocukları evlat edinmeyi seçtiğine dair bir hatırlatma.
Aslen Libyalı olan Muhammed Bzeek henüz 29 yaşında iken, 1978 yılında ABD’ye göç etmiş. Şikago’da Elektronik Mühendisliği üzerine eğitim aldıktan sonra Los Angeles’ta çalışmaya başlamış. Muhammed ve eşi Dawn, eşinin aile geleneği olması üzerine 1995 yılından itibaren ölüm döşeğindeki çocukları evlat edinmeye karar vermişler. O tarihten itibaren evlerinin kapılarını hastanelerde, soğuk odalarda ölümü bekleyen onlarca çocuğa açmışlar. Muhammed Bzeek’in eşi maalesef 2015 yılında hayatını kaybetmiş. Fakat o, eşi öldükten sonra da kimsesiz çocuklara tek başına bakmaya devam etmiş.
“Hastanede kalsalardı kimse onlara bakmak istemeyecekti çünkü yüksek ihtimalle öleceklerdi. Kimse ölecek birisini yanında istemez. Eğer orada kalsalardı ilgi göremeyeceklerdi, kimse onları kucaklamayacaktı, onlarla konuşmayacaktı. Ben her zaman çocuklarımla konuşurum. Onların sağır ve kör olmaları önemli değil. Çünkü inanıyorum ki onların anlayan ruhları var, duyguları var. Çocuklarımı gülerken, tebessüm ederken, hayatlarıyla mutlu olduklarını gördüğümde ödüllendirilmiş ve değerli hissediyorum.”

Muhammed, 29 yıldır aileleri tarafından terk edilmiş ya da yetim kalmış ölümcül hastalığa sahip çocukları evlat ediniyor onlarla ilgileniyor ve onlara bir baba şefkati gösteriyor, güvenliklerini sağlıyor, evlerindeymiş gibi hissettiriyor. Çocukların bakıma muhtaç olması, ölüme terkedilmiş olmaları, ilgi, şefkate ihtiyacı olmaları ve her çocuğun İslam fıtratı üzerine doğduğunu, onlara bakmanın, ilgilenmenin ecrini, sevabını, faziletini düşündüğünü ve kendini sorumlu hissettiğini, çocuklara ışık olmak istediğini belirtiyor. Bu işin büyük bir sorumluluk olduğunu ve kalpten gelmesi gerektiğini İslam dininin de bu süreçte ona yardımcı faktör olduğunu söylüyor.
“Neden bunun hakkında övünmeliyim ki? Allah’ın rızası için yapıyorum. Bu işi yaptığım için kimsenin ‘teşekkür ederim, harika iş çıkarıyorsun’ demesini istemedim. Bir insan olarak elimden geleni yapıyorum. Yapabildiğim her şeyi bir insan olarak yapıyorum ve gerisini Allah’a bırakıyorum.”

Türkiye’ de uluslararası iyilik ödülü alan Bzeek’in hikâyesi tüm dünyaya yayılmakta. Hristiyanlar, Budistler, Yahudiler hikâyesi hakkında yazılar yazıyor. İnsanlara ilham kaynağı oluyor. Kiliseler gibi farklı dinlerin ibadethanelerinde kendisi için bağışlar toplanıyor. Birçok Amerikalı, Avrupalı hikâyesinden etkileniyor ve İslam’a karşı bakış açıları değişiyor. Amerika’da Müslümanların sevilmeyen, katil, sabıkalı, kötü insan oldukları ve İslam’ın kandan beslenen bir din olduğu algısı vardı fakat onlara gerçek İslam’ın ne olduğunu, İslam’ın sevgi, tutku ve başkalarına sempati, din, ırk, ülke ayrımı yapmadan tüm insanlara yardım etmeyi anlatan bir din olduğunu, insanların geçmişine veya arka planına bakılmadığını gösteriyor. Böyle insanların sayılarının artması duası ile.

Bu yazıda sizlere Amerika kıtasında yaşayan Muhammed Bzeek’in hikayesini anlatmış oldum. Ama biliyoruz ki bizim çevremizde, yaşadığımız mahallede bunun gibi birçok kahramanın hikâyesi gizli. İyi insanlar, birileri onların hikâyesini gün yüzüne çıkarmasalar bile, tek gayeleri yalnızca şu fanî dünyada bir hoş sada bırakmakmışçasına varlıklarını en güzel hâlde sürdürüyorlar. Ne mutlu böyle kahramanlara ve ne mutlu böyle kahramanların hikâyelerini gün yüzüne çıkaranlara. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
İsmail Kuş