Almanya’da Ramazan ve Bayram

Merhaba ben Abdulsamet Türkoğlu, yanımda Almanya’da doğup büyümüş gurbetçi bir Türk olan Furkan Demirci var. Bu yazımızda; Furkan ile birlikte Almanya’da Ramazanların nasıl geçtiğine dair gerçekleştirdiğimiz muhabbeti okuyacaksınız. Keyifli bir okuma olması dileğiyle;

Merhaba Furkan bize kendinden bahseder misin?

Merhabalar öncelikle size teşekkür ederim bana bu imkânı sunduğunuz için. Almanya’da yaşayan bir gurbetçi olarak burada Sanal Mecmua’ya röportaj vermek benim için övünç kaynağı bir durum, şimdiden teşekkür ederim. Adım Furkan Demirci, 23 yaşındayım, Almanya’da Bochum şehrinde Endüstri Mühendisliği okuyorum. Kendim Duisburg şehrinde kalıyorum. Ailem aslen Karamanlı, annem ve babam orada doğup büyümüş, seksenli doksanlı yıllarda çalışmak için Almanya’ya geliyorlar ve ailemizi orada kuruyorlar ben ve iki tane kız kardeşim de orada dünyaya geliyoruz. 

Furkan, şu an Türkiye’de ne yapıyorsun?

Şu an erasmus öğrencisi olarak İstanbul Teknik Üniversitesinde Makine Mühendisliği okuyorum. 

Türkiye’ye gelmeden önce Almanya’da nasıl bir hayata sahiptin, orada neler yapıyordun? Mesela Furkan’ın bir günü nasıl geçerdi? 

Bir günden ziyade cuma günlerimi nasıl geçirdiğimi anlatabilirim. Cuma günü okul yoktu daha doğrusu yoğun değildi, dersimiz olmuyordu çoğu zaman. Orada bir vakfa bağlı camimiz var. Orada cuma namazı kılıyorum. Daha sonra oradaki teyzelerin taze yaptığı lahmacunlardan alıp yemek yiyorduk. Akşama doğru yaklaşırken, orada Back2Selam adında bir genç topluluğumuz var onlarla vakit geçiriyoruz, çay içip muhabbet ediyoruz. Günümüz bu şekilde geçiyor.

Furkan Almanya’da nasıl bir aile hayatına sahipsin? Evinizin içinde Türk kültürü mü hâkim, Alman kültürü mü hâkim? Evde siz hangi dili konuşuyorsunuz? Hem ailenle hem de arkadaşlarınla var olan hayatından bize biraz bahseder misin?

Almanya’da doğdum büyüdüm ama Türk kültürüne bağlı bir yaşantımız vardı. Türkiye’de bir evin yaşantısı, kültürü nasılsa bizim evimizde de aynı yaşantıdan vardı. Evde Türkçe konuşuyor, Türk yemekleri yapıyor, Türk televizyon kanallarını izliyorduk. Tabİi okulda ise Alman kültürü hâkimdi. Lisede çok fazla Alman arkadaşım vardı ama zamanla kültürlerimiz, yaşantılarımız uyuşmadığı için uzaklaştık ve daha çok Türklerden oluşan bir çevre edindim. Yani genel olarak Almanya’da gurbetçilerin birçoğunda Türk kültür yaşantısı var. 

Ama şöyle bir durumda var; gurbetçilerin Türk kültürüne bağlı bir yaşantıya sahip olduğunu söylüyorsun fakat onların çocuklarının çoğu Türkçe konuşamıyor. Bunun nedenini nasıl açıklarsın? 

Bu durum yaşadığın eyaletle ilgili bir durum. Kimi eyaletlerde Türk yoğunluğu var mesela benim yaşadığım yerde, mahallede hiç Almanca konuşmadan hayatını sürdürebilirsin ama mesela Stuttgart’ta Türk yoğunluğu çok az. Okullarda okuyan çocukların neredeyse hepsi Alman, Türk öğrencilerin sayısı az. Bu nedenle bu durumu buna bağlıyorum. 

Peki siz şu an orada Türk kültürüne bağlı olarak yaşıyorsunuz. Sence bundan birkaç kuşak sonra örneğin senin torunun hala Türk kültürüne bağlı mı olacak yoksa Alman kültürünü mü sahiplenecek? 

Bu dediğini ben şu an yeni jenerasyon olarak yeğenlerim de görüyorum, evet onlarda Türkçe konuşma kötüleşmiş durumda. Evde daha çok Almanca konuşuluyor. Böyle devam ederse Türk dili, Türk kültürü daha da azalacak. Bunun karşısına geçebilmek için buradan sesleniyorum. Gurbetçi Türk aileler evlerinde Türkçe konuşsunlar, çocuklarına Türkçe öğretsinler, Türk kültürünü yaşatsınlar ki Almanya’daki Türk kökenli insanlar Almanlaşmasın ! 

Peki şimdi asıl röportaj konumuz olan Ramazan’a geçelim. Almanya’da Ramazan’ın gelişiyle hayatınızda bir değişiklik olur muydu? Ramazan’ın gelişini nasıl anlardınız? Bunu hisseder miydiniz? 

Evde temizlikler başlıyordu, sarmalar yapılıyor, baklavalar açılıyor, börekler yapılıyordu. Biz de eskiden çocuk aklıyla bayram harçlığı almak için heyecanlıydık. 

Bayrama geçmeden önce Ramazan ayı nasıl olurdu? İftarlar nasıl açılırdı? Teravih namazı kılar mıydınız? 

Evet tabii teravih namazı kılardık. Almanya’da diyanetin camileri, milli görüşün camileri, bağımsız camiler çok fazla sayıda var. İftarlar da annemler bir kâğıda liste çıkarırlardı; şu gün şu akrabalara davetliyiz, şu günler evdeyiz şeklinde. Pandemiden önce gidip gelmeler daha fazlaydı. Cuma günleri bizim camide üyelerle iftar oluyor ama herkes gelebilir. Orda 100 kişinin geldiği toplu iftar oluyor. 

Peki başından beri bahsettik; sizin orada bir caminiz var, bir genç topluluğunuz var. Biraz bahseder misin? Nasıl başladı, şu an nasıl çalışmalar yapıyorsunuz? Nerde bulunuyorsunuz?

Bulunduğumuz yer Duisburg şehri. Almanların az, Türklerin fazlaca olduğu bir eyalet. 20-30 yıl önce babalarımız çevresindeki arkadaşlar ile ibadet edebilecekleri, dini öğrenip, öğretebilecekleri bir yer aramışlar ve Beytusselam adında bu derneği kurmuşlar. Son birkaç yıldır da biz gençler olarak babalarımızın emaneti olan burada gençlik faaliyetleri sürdürüyoruz. Her cuma günü yaklaşık 30-40 tane gençle orada sohbetler yapıyoruz.

Peki sen yaklaşık bir dönemdir Türkiye’desin. İstanbul’da çokça sosyal bir hayatın içinde ilk defa bir Ramazan geçiriyorsun. Sence Ramazan’ı Türkiye de mi geçirmek, Almanya’da mı? 

Çok zor bir soru :). Burada rastladığım bir şey dikkatimi çekti. Burada genç, yaşlı oruç tutmayan herkes açık olarak oruç tutmadığını belli ediyor. Çekinmeden bir şeyler yiyip içiyorlar. Karaman’da böyle değildi, sanırım küçük şehir olmasından kaynaklanıyor. Bu durum beni biraz kırdı açıkçası. Üniversitelerdeki durum kötü. Hepsinde aynı şey var. Oruç tuttuğun zaman millet şaşırıyor. Türkiye böyle bir duruma düşmüş vaziyette. Öyle gördüm açıkçası. 

Biraz da olumlu şeylerden bahsedelim 🙂

Burada belediyeler, camiler iftar konusunda çok güzel hizmet veriyor. Sokaklar da iftar sofraları var. Bunlar ancak Müslüman ülkesinde görülecek şeyler. Almanya’da imkanı yok böyle bir şeyin. 

Peki o zaman sence Ramazan’ı Türkiye de mi geçirmek, Almanya’da mı? 

Tabii biz Almanya’da doğup büyüdüğümüz için oradaki Ramazan’ı özlüyorum. Burada herkes kendi halinde gibi, öyle çok akraba, eş dost ziyaretleri olmuyor. Biz Almanya’da daha çok gidip gelmeli iftarlar yapıyoruz. 

Peki siz Ramazan’da okula devam ediyorsunuz. Okulda Alman, gayrimüslim çocuklar da var. Onların sizin oruç tutmanıza bir tepkileri oluyor muydu? Nasıl karşılıyorlardı?

Tabii öğretmenler olsun, arkadaşlar olsun garip karşılıyorlardı. Başlarda şey diyorlardı; “Aa su da mı içemiyorsunuz!” falan. Ama zamanla çevremizdeki insanlar bu duruma alıştılar, kabullendiler. Bazen beden derslerimizde sıcakta spor yapmak istemiyorduk; öğretmenler biraz garip karşılıyordu, “Hem spor yapmıyorsunuz hem de su içmiyorsunuz, bu sağlıklı mı?” şeklinde. Ama genel olarak herkes alıştı. 

Siz orada Türk yemekleri de yiyorsunuz, Alman yemekleri de. Ramazan da yemek özelinde konuştuğumuz da; Türkiye’deki ramazan yemekleri mi, Almanya’daki ramazan yemekleri mi? 

Almanya’da ki ramazan yemekleri. Tabii henüz çok fazla ev sofrası görmedim, daha çok öğrenci sofralarına misafir olduğum için, bizim oradakiler daha güzel. 

Peki döner özelinde konuşsak Alman döneri mi, Türk döneri mi? 

Kesinlikle Alman döneri. Onun gibisi yok. 

Almanya’da ki bahsettiğiniz cami buradaki camilere göre daha sosyal bir cami. Siz orada oturup, kalkıyorsunuz, yiyip, içiyorsunuz. Türkiye de ise cami mantığı biraz daha farklı. İkisini de tecrübe etme hakkın oldu. Almanya’da ve Türkiye de ki bu cami kültürlerini kıyasladığımızda sence artısı ve eksisi nedir?

Burada insanlar sadece namaz kılıp çıkıyor, Almanya’da ise insanlar gelip zaman geçiriyor. Buradaki cami potansiyeli çok fazla. Umarım buradaki gençler de camide daha fazla zaman geçirirler. 

Peki son olarak da bayramları konuşalım. Sizin Ramazan Bayramı’nda özellikle Duisburg’ta ki camianızla birlikte özel bir etkinliğiniz oluyormuş sanırım. Ondan biraz bahseder misin? 

Biz Duisburg’ta bizim cami ve birkaç cami ile birlikte faaliyet düzenliyorduk. Orada büyük bir kapalı spor salonu vardı. İçine trambolin, çarpışan araba gibi çocuklara yönelik oyunlar var. Orayı kiralıyorduk. Hep beraber bayram namazını kıldıktan sonra kahvaltı yapıyorduk. Çocuklar oyun oynuyordu. Çok eğlenceli vakit geçiriyorduk. Son iki yıldır pandemiden dolayı olmadı. Ama bu sene tekrardan olacak. Bende göreceğim için çok sevinçliyim. 

Yani sen bayramı Almanya’da geçireceksin öyle mi? 

Evet. Yaklaşık 3-4 yıl önce Türkiye’de bayramı geçirdik. Açıkçası Almanya’da ki bayramı daha çok seviyorum. Biraz önce bahsettiğimiz faaliyetlerimizden dolayı. Adeta bir şenlik havasında geçiyor. 

Peki bu faaliyetler sadece Duisburg’ta mı gerçekleşiyor, diğer yerlerde de var mı? 

Diğer yerlerde görmedim. Duisburg’ta var. İnşallah diğer yerlerde de başlar. 

Bu keyifli röportaj için teşekkür ederiz Furkan. Okuyuculara son olarak söylemek istediğin bir şey var mı?

Benim için de çok keyifli bir muhabbet oldu. Sorulara cevap vermek çok eğlenceliydi. Bu keyifli röportaj için Sanal Mecmua’ya teşekkür ediyorum. Herkese de hayırlı bayramlar diliyorum.

Konuşmacı: Furkan Demirci

Röportör: Abdulsamet Türkoğlu