William Whewell bir İngiliz bilge, bilim insanı, Anglikan rahibi, felsefeci, teolog ve bilim tarihçisidir. Kendisinin bilinen en iyi çalışmaları Tümevarımsal Bilimlerin Tarihi (History of the Inductive Sciences) ve Tümevarımsal Bilimlerin Felsefesi eserleridir. Whewell bu eserlerde amaç olarak bilimlerdeki gelişmeleri sistematik hale getirmeyi ve Francis Bacon’un metodunun yenilenmesi niyetiyle tümevarımsal bir bilim felsefesi ortaya koymayı hedeflemiştir. Whewell bilimler arasında sabit bir metot olamayacağının veya bilimsel doğruları keşfetmek için bir sanatın varlığının mümkün olamayacağını ilan etmiştir[1]. Çünkü sonuca varmak için -ilkeleri keşfetmek için- bireysel bir bilimsel zihnin “icadı, bilgeliği, dehası” olması gerektiğini vurgulamıştır.
Whewell’in Bilim Felsefesi empirik gözlem ve tümevarımsal yöntem sayesinde zorunlu doğrulara ulaşmanın mümkün olduğu iddiasını taşır. Bu doğrular ki a priori olarak bilinirler. Çünkü Whewell için düşüncelerin zorunlu sonuçları a priori olarak bilinir. Whewell zorunlu doğruların varlığını belirli Tanrı’nın yaratmış olduğu evrensel itibariyle olacağını düşünmüştür. Bu evrenseller belirli “Tanrısal İdeaların” uyumu ile oluşmuştur. Tanrı insan zihnini bu benzer ideaları toplaması için ve -dünyanın yaratılmasını temsil eden- fiziksel dünyanın tanınmasını sağlayacak olan ideaların keşfi için yaratmıştır. Bu idealar açıkça öğrenildiğinde insanın evrenseli anlamasında daha fazla kullanışlı olacaktır. Whewell için bilimin gelişmesi zorunlu doğruların daha fazla keşfi sürecidir. Aynı zamanda doğal dünyanın bir bütün olarak anlaşılması ve Kutsal Yaratıcının varlığına daha da içten adanmadır.
Düşünceleri ve Çalışmaları
Bilim insanların gözle görülür şekilde spesifik konularla ilgilendiği bir zamanda Whewell kendi çalışma alanının ne kadar geniş olduğunu göstermiştir. Kendisi okyanus gelgitleriyle, üzerine yayım yaptığı fizik, mekanik fizik, jeoloji, astronomi, uluslararası hukuk, mimari ve ekonomi, şiir, Bridgewater bölgesi hakkında bir inceleme, Goethe’nin çalışmalarının tercümesi, seremoniler, teolojik çalışmalar ve eserler kaleme almıştır. Bunlara ilave olarak kendisi Trinity College’ın başkanlığını 20 yıldan fazla bir süre yapmış, British Association for Advancement of Science’ın kurucu üyeleri arasında yer almış, Kraliyet Ailesinin bir ahbabı ve Jeoloji Topluluğunun başkanlığını yapmıştır. Kendi döneminin büyük bilim insanları -Darwin, Farady ve Lyell- gibi Whewell’ın üzerlerindeki etkisini kabul etmiştir. 1825 yılında Friedrich Mohs ve Viyana ve Berlin’in önde gelen bilim insanları kabul edilen araştırmacılarla mineroloji ve kristoloji alanlarında çalışmalar yapmıştır. Kendisi monografilerin yanında mineroloji alanına dair çeşitli yayımlar yapmıştır. Ayrıca kendisinin kristolojinin matematiksel temellerine katkıda bulunduğuna inanılır.

Tümevarım Yöntemi
Whewell “bilginin antitezleri” olarak kavramsallaştırdığı ifadeyi “Her bilme eyleminin birbirine zıt iki elemanı vardır, bu iki elemanı idealar ve algılar olarak tanımlayabiliriz.”[2] şeklinde açıklamıştır. Kendisi bilgiyi elde etmek için hem ideal elemana (idealar) hem de empirik elemana (algılar ya da duyumsamalara) dayanmak zorunda olduğumuza dikkat çekmiştir.
Whewell bilimin her bir branşının kökensel bir ideaya[3] dayanmak zorunda olduğunu öne sürmüştür. Örneğin uzay geometride, neden mekanikte, madde kimyada temel olarak kabul edilir. Tüm bu idealar, adı geçen bilimlerin çıkarımlarının işlenmesinde de öncü olarak rol alır. Her bir idea, spesifik bir duruma uygulandığında beraberinde belirli kavramları, özel modifikasyonları ortaya çıkarır. Kökensel idealar dünyanın objektif özelliklerinin kesin temsilleriydi. Bu idealar gözlemlerin bir sonucundan değil, zihnin kendisi tarafından keşfedilirdi. Whewell’ın kendi ifadeleriyle kökensel idealar deneyin bir sonucu değil aksine zihin eylemlerinin ve özel yapısının bir sonucudur. Zihnin bu tavrı -her ne kadar zihnin bilim alanında uygulanışı sürekli olarak deneyimle birleştirilse de- zihin olmaklığı itibariyle tüm deneyim süreçlerinden bağımsızdır[4]. Zihin, basit anlamıyla izlenimlerdeki göstergelerin alımlayıcısı değildir. Zihin kökensel ideaları kullanarak bilinçsiz çıkarım (unconscious inference)[5] sayesinde bu algılama-izlenim süreçlerine anlam vermede aktif bir rol oynar. “İdealar, en azından onların parçacıkları, deneyimden önce insan zihnindeydi. Ancak bilimsel düşüncenin ilerlemesi sayesinde bu idealar, açıklığa ve belirginliğe kavuşur.”
Whewell colligation (kümeleme, bir araya getirme) kavramını bir dizi empirik faktörün zihnin eylemleri dahilinde nasıl bir birlik -genel bir yasa- haline getirildiğini göstermek için oluşturmuştur. Whewell’a göre bilimsel buluşlar sıklıkla yapılmaz, bu buluşlar da yeni etkenlerin keşfiyle değil ancak bilinen etkenlerin belirli kavramlar dahilinde organize edilmesiyle mümkündür. Whewell ideaların açıklığa kavuşmasını kavramların açıklanması olarak ifade etmiştir. O bilimsel gelişme tarihinin -çoğunlukla- bilimsel ideaların açıklanma süreci ve yine bilimsel ideaların kavramların kümelenmesi olarak birbirlerini takip etmeleri şeklindeki bir varsayımda bulunmuştur. Bir bütün olarak empirik gözlemlerin kümelenmesi için uygun bir kavramın seçimi tahminle mümkün olmaz. Bu süreç ancak çıkarımın özel zihinsel süreci vasıtasıyla olabilir. Whewell zihinsel olan çıkarımlara izin vermiştir. Bu çıkarımların dahilinde sayısal, eleyici ve analojik yöntemler de bulunmaktadır.
Whewell yeni bilimsel keşifleri otomatik olarak sağlayacak mekanik süreçlerle işleyen tümevarımsal bir yöntemin olmadığını vurgulamıştır. Her bir adım eşsiz bir ilham ve bilim adamının zihninin dahiliğini gerektirir.

Whewell’ın tümevarım felsefesi Bacon’ın tümevarımsal yöntemi ile bazı ortak özelliklere sahipti. Her iki düşünür de temel empirik faktörlerin keşfedilmesinin ötesinde zihinsel süreçlerin olması gerektiği konusunda ısrar etmiştir. Öyle ki bilim genellemenin ardışık süreçleri dahilinde ilerlemelidir. Gözlemlenebilir fenomenler için doğru kabul edilen ilkeler aynı sınıftan gözlemlenemeyen fenomenler için de uygulanabilir olmalıdır.
Tümevarımsal Bilimlerin Felsefesi(In Philosophy of the Inductive Sciences)’nde öğrenmenin farklı dalları arasındaki bilginin birleştirilmesini tartışmak için uzlaşma terimini ilk kullanan Whewell oldu.
Doğrulama (Confirmation)
Whewell, bir teoriye tümevarımsal bir yöntem sayesinde ulaşıldığında o teorinin bir dizi doğrulama sürecinden geçmesi gerektiğine inanır. Bu inanış teorinin empirik doğru olup olmadığını değerlendirmek içindir. İlk test teorinin henüz gözlemlenmemiş fenomenlerin oluşumunu ne kadar başarılı bir şekilde tahmin edebileceğiydi.Gözlemlenmemiş fenomenlerden yapılan başarılı tahmin var olan fenomenler üzerine uygulanmış bir teoriden daha fazla delil özelliği taşır. Daha da değerli bir kanıt, bir teorinin başlangıçta gözlemlenenden farklı türdeki vakaları açıklamak ve tahmin etmek için kullanılabildiği zaman uzlaşma idi. Bir hipotezin geçerliliğinin üçüncü ilkesi süreç boyunca tutarlılık göstermesidir. Bir teori zorunlu elementleri fenomenlerin yeni sınıfına kendisini yayması için topladığında tutarlılık göstermelidir. Bu süreçte teoride yeni bir düzenleme olmamalıdır.
Zorunlu Doğrular
Whewell’ın bilim felsefesi empirik gözlem ve tümdengelim vasıtasıyla a priori olarak bilinen zorunlu doğrulara ulaşılacağı iddiasını taşır. Whewell buradan hareketle Kant’ın zorunlu bilgileri (a priori) sentetik olarak görmesine karşı çıkmıştır. Belirli kökensel idealar ve kavramlar bilim insanları tarafından anlaşıldığında kendilerinden (kökensel idea ve kavramlardan) çıkan sonuçlar zorunlu doğrular olarak görülür. Empirik bilim zorunlu doğruların açığa çıkarılmasında önemli bir rol oynar. Zorunlu doğrular bir defa anlaşıldığında deneyimden bağımsız olarak da anlaşılabilecekleri ortaya çıkar.
“Hareketin ilk kanunu tarihsel olarak keşfedilse de şimdi deneyimden bağımsız olarak bu keşfin doğruluğunu bilebileceğimiz sonucuna ulaştık”[6]
Bilimsel bilginin gelişimi empirik doğruların kökensel antitezlerin ideal tarafında dönüştürmenin bir sürecidir. Bu süreç ki Whewell tarafından zorunlu doğruların ilerleyen sezgisi olarak tanımlanmıştır.

Çeviri : Abdullah Denizhan
Dipnotlar
[1] Whewell burada bilimin üzerine inşa olduğu ilkelerin Logos itibariyle kurulduğunu açıklıyor. Kendi dönemi içerisinde yükselen bilimlerin Logos’tan beslenemeyeceği iddiası, her bilimin kendi yöntemini yine bilimsel incelemeler sonucunda elde edeceği kabulüne götürmüştür. Whewell ise yeni bilimsel tasarımda söz konusu olacak ilkelerin ya başka bilimlerden ödünç alınacağını ya da ilkelerin doğrudan deney tarafından edinildiği bir sanatın var olması gerektiğini düşünür. Bu iki kabul de Whewell için geçerli değildir. Bilimler ilkelerini araştırma öncesinde söz konusu olacak Logos itibariyle elde ederler. Whewell’ın bu düşüncesi kendisinden önce Kant tarafından Arı Usun Eleştirisinde ifade edilmiştir. Ayrıca Thomas Kuhn, Bilimsel Devrimlerin Yapısı adlı eserinde bu tartışmayı ele almaktadır. (ç.n.)
[2] On the Philosophy of Discovery: Chapters Historical and Critical, London, 307.
[3] Kökensel idea ile kastedilen bir bilimin temelde yaslanmak zorunda olduğu ilkeleridir. Örneğin mantık kendi içerisindeki özdeşlik- üçüncü halin imkansızlığı- çelişmezlik ilkelerine yaslanır. (ç.n.)
[4] The History of Scientific Ideas, in two volumes, London, I, 91.
[5] Unconscious inference ifadesiyle deneylerden, hesaplamalara girişmeden önceki zihnin kolayca ayırdına varabileceği bilimsel ilkeler kastedilmektedir. On the Philosophy of Discovery: Chapters Historical and Critical, London, 373.
[6] The Philosophy of the Inductive Sciences, Founded Upon Their History, 2nd edition, in two volumes, London, I, 221
Kaynak