Amişler

Değişmeyen tek şey değişimdir denilir lakin, ben bugün sizlere bu lafı bazı yönleriyle çürütecek bir toplumdan bahsetmek istiyorum. 400 yıldır hiç değişmeyen Amişler’den. 

Kimdir?

Zamanı 17. yy. da durduran ve ilk bakışta insana o günleri anımsatan; uzay çağı bir ülkede yaşamalarına rağmen bu teknolojiden kendilerini mahrum bırakan; Avrupa’da ortaya çıkmalarına rağmen uğradıkları baskı ve sürgünler sonucu Avrupa’da artık bulunmayan; yolu Osmanlı’dan da geçen, Kars kaşarını bizlere miras bırakan; dünyanın en iyi marangozları; hayat felsefesi olarak geleneği korumayı ve dünyadan arınmayı tercih eden; neredeyse her şeylerini kendileri yapmaya çalışan ve değişime ayak direyen; kimilerince bağnaz, kimilerince dünyanın en özgür insanları; Hristiyan bir tarikat: Amişler..

15. yy. da Jakop Amman’ın önderliğinde aykırı bir protestan topluluk olarak ortaya çıkan topluluk, radikal reform yanlısı Anabaptist bir tarikattır. Bu radikalliklerinden dolayı Avrupa’da diğer Hristiyanlar tarafından baskı, sürgün ve katliama maruz kalmışlardır. Diğer Hristiyanlar tarafından dışlanmalarının en önemli nedenlerinden biri; insanın yetişkinliğe vardıktan sonra kendi isteğiyle vaftiz edilmesi gerektiğine inanmalarıdır.

Tarihleri

Uğradıkları baskılar sonucu yolları Osmanlı’dan da geçer Amişlerin. Kendilerine sığınan bu topluluğu kabul eden Osmanlı, bu tarikat mensuplarının kendi toprağında istedikleri yerde yaşamalarına müsaade etmiştir. Amişler ilk olarak Kars’a oradan da İstanbul ve İzmir’e yerleşmişlerdir. Daha sonra Amerika’ya göç eden tarikat, Amerika’daki yeni yerleşim bölgelerinden birisine İzmir’in antik adı olan Smynra adını dahi vermişlerdir.

Birlikte yaşayan, çalışan ve kazandıklarını eşit bir şekilde paylaşan, kendi içlerine kapanık komün bir hayatları vardır. İçlerine o kadar kapanıklardır ki İngilizceyi dahi hâlâ Alman aksanıyla konuşmaktadırlar. Teknolojinin insanlara hayatı sevdirdiğini düşündükleri için kullanmamayı tercih ederler. Elektrik de kullanmayan Amişler, akşam evlerini mum ışığında aydınlatır, çamaşır, bulaşık, buzdolabı makinelerini kullanmazlar. 

Sosyo-Kültürel Yaşamları

Amişlere baktığınızda sizi 17. yy. götürürler. Bunun iki ana sebebi vardır: İlki giyimleridir; günümüzde hâlâ atalarının giydiklerini kendileri dikerek giyerler. İkincisi ise ulaşımda kullandıkları at arabalarıdır; kesinlikle arabaya binmezler, bunun yerine gidecekleri yerler için at arabasını kullanırlar (en fazla nereye gidebilirlerse). Öyle ki ABD’de Amişlerin yaşadıkları yerler için özel trafik kuralları bile uygulamaya başlamıştır. O bölgelerde belli bir hız limiti uygulanmakta ve diğer araçlara korna çalınması yasaklanmaktadır.

Bugün bizlerin hayatımızdaki olmazsa olmaz yeri olan birçok şeyi, onlar kendi mütevazı hayatlarında barındırmazlar bile. İnançlarına göre İncil’de resim yasak olduğundan fotoğraflarının çekilmesinden rahatsız olurlar. Kendi çocukları için yaptıkları oyuncak bebeklerin yüzlerini dahi boş bırakırlar. Her Amiş kasabasında acil durumlar için bir telefon bulunur. Kasabalarında polis, belediye, amir veya herhangi bir yönetici yoktur. Cemaat bir ihtiyar heyeti tarafından yönetilir. Komün hakkındaki kritik kararları da bu heyet alır. 

Askerlik, politika ve vergi vermeyi reddettikleri için bir dönem devletten baskı görürler lakin halkın da desteğiyle devlet daha sonra onlara bu konularda serbestiyet tanır. Sosyal sigortaları da olmayan Amişler hasta olduklarında kendi geleneksel yöntemleriyle tedavi olurlar. Ancak çok önemli bir hastalıksa hastaneye gidilir. Bu hastane masraflarını da cemaatin ortak parasından öderler. Her şey imece usulü olduğu için ortak para çok önemlidir. (Örneğin yeni evlenen gençlerin evi de cemaattekilerin ortak çalışması ve ortak harcamasıyla inşa edilirmiş.)

Hz. İsa’nın marangoz olmasından ötürü bu mesleği çok geliştirmiş ver dünyanın en iyi marangozlarından olmuşlardır. Yaptıkları ürünlerde özellikle Osmanlı ve Selçukluda kullanılan Kündekari (çivisiz marangozluk) tekniği göze çarpar.

Kendi cemaatlerinin dışında biriyle evlenmeleri yasak olan Amişlerde bekar kadınlar; siyah, evli kadınlar; beyaz başörtüsü takarken, evli erkekler bıyıksız sakal uzatırlar. Bıyıksız olmalarının sebebi Avrupa’da askerliği (yani tamamen karşı oldukları savaşı, şiddeti) çağrıştırmasıdır. Ayrıca kemer ve eldiveni de bundan dolayı kullanmazlar. (Dünyada silahlanmanın en kolay olduğu bir ülkede yaşamalarına rağmen kesinlikle silah satın almazlar. Şiddet karşıtı oldukları için sembolik olarak kürek kullanırlar.)

İçe kapanıklıklarını eğitimde de sürdüren cemaat üyeleri, lise eğitiminin dünyevi hırs ve zevklere sürükleyeceğini düşünürler. Bu yüzden 8 yıllık bir eğitimin yeterli olduğunu düşünürler. Bu 8 yıllık eğitim surecinde kendi kendi kiliseleri tarafından okuma yazmanın yanında İncil dersleri de alırlar. 

Geçimlerini tarımla sürdüren Amişler, bunları teknoloji olmadan ve tamamen doğal olarak yaptıkları için insanlar tarafından bu ürünler çok fazla rağbet görür.

Dini Anlayışları

Amişlerin yaşamlarını belirleyen ana ögeler İncil’deki “dağdaki vaaz” bölümüdür. Hayatlarını oradaki öğretilere göre düzenlerler.

“İsa şöyle dedi: “Ne mutlu ruhi ihtiyacının farkında olanlara, çünkü göklerin krallığı onlarındır. Ne mutlu yaslı olanlara, çünkü onlar teselli edilecekler. . . . . Ne mutlu doğruluğa aç ve susamış olanlara, çünkü onlar doyurulacaklar. . . . . Ne mutlu doğruluk yolunda zulüm görenlere, çünkü göklerin krallığı onlarındır. Benim yüzümden insanlar sizi kınadıkları, size zulmettikleri . . . . zaman ne mutlu sizlere! Sevinin ve sevinçten sıçrayın”[1]         

İsa “mutlu” sözcüğüyle ne kastetti? O, hoş vakit geçiren bir insanın neşeli ve keyifli halinden söz etmiyordu. Gerçek mutluluk çok daha derin bir duygudur. İnsanın yaşamda arzuladığı şeyi gerçekleştirmesinden kaynaklanan başarı ve doyum duygusu, iç huzurudur.”

Onlara göre “sadece bizi sevenleri seversek sevginin ne anlamı kalır” düşüncesiyle hayata ve diğer insanlara karşı hoşgörü ve sevgi beslemek gerekir.

Avrupa’da diğer Hristiyanlarla aynı düşüncede olmadıkları için zulüm ve sürgünler sonucu başladıkları yolculukta bizim coğrafyamıza da uğrayan, son durak olarak Amerika’ya yerleşen Amişler bütün dünyaya küreselleşen dünyada böylesine barışsever ve çağın tüm dertlerinden uzak, ilkel hayatın yaşanılabileceğini gözler önüne seriyorlar.

Yusuf Zorlu

Dipnotlar

[1] Matta 5:3-12