Arapça eğitimi için gittiğim Sudan’ın başkenti Hartum’daki kurs merkezinde Rusya’dan, Azerbaycan’dan, Amerika’dan, Özbekistan’dan, Malezya’dan ve daha birçok ülkeden tıpkı benim gibi Arapça öğrenmek için gelen Müslümanlar vardı. Benim dikkatimi en çok çeken kişi ise Kamerunlu, 60 yaşında, saçı sakalı ağarmış, teneffüslerde bile istirahat etmeyip ders çalışan Mahmut amcaydı. Bu yaşta birinin bu gayretinin altında mutlaka farklı bir sebep olmalıydı. Mahmut amca gayet mütevazi, güler yüzlü bir taraftan da sırtında büyük bir yükün olduğu belli olan bir kişiydi. Mahmut amcayla tanışınca bu yükün sebebini öğrenmiş oldum. Meğerse Mahmut Amca kabilesinde ilk Müslüman olan kişiymiş. Arapçayı öğrendikten sonra kuranı kabilesinin diline (Base dili) çevirip kabilesine tebliğde bulunmak istiyormuş. İşte Mahmut amcayı ta Kamerun’dan Sudan’a getiren dert de buymuş. İsterseniz Mahmut Amcanın İslam ile buluşma serüvenini gelin onun ağzından dinleyelim.
İslam ile İlk Tanışma
‘’1960 yılında Kamerun’un güneyinde doğdum. Basa kabilesine mensup Mbanda Kilisesinde vaaz veren bir rahiptim. Mahmut ismini almadan önce adım Luce idi. 1981’de Nijikounji Salifou ile tanıştım. Benden ona okuma yazma öğretmemi istedi. Ders için üçüncü buluşmamızda ikindi vaktine kadar ders yaptık. Daha sonra lavaboya girdi ve çıktıktan sonra namaz kıldı. Onun bir Müslüman olduğunu yeni öğrenmiştim . Derse devam etmek için yanıma geldiğinde ona Müslümanların abdest alırken neden idrar kullandıklarını sordum. Bana idrar değil temiz su kullandıklarını ve bunun Allah’ın emri olduğunu söyledi. Daha sonra anladım ki eğitim aldığımız papaz bize yalan söylemişti. Bugünden sonra İslam’ı araştırmaya başladım. Gün geçtikçe İslam’ın hak din olduğuna kanaat getiriyordum fakat Hıristiyanlık benim atalarımın ve kabilemin diniydi. Ne yapmalıyım diye kendime sordum günlerce.
Kilisede son vaazımda insanlara aradığımız hakikatin arzu ettiğimiz toplumların dışında olabileceğini ve bunun için hakikati farklı toplumlarda ve dinlerde aramamızın tüm insanlara daha faydalı olabileceğini söyledim. Bugünden sonra arkadaşım Nijikounji Salifou’dan öğrendiğim gibi abdesti alıp günde 3 kere Allahtan tıpkı Hz. İbrahim ve Hz. Muhammed gibi beni hidayete ulaştırmasını istedim. Rutin dualarımı yaptığım dördüncü gün olan Cuma gününün fecir vaktinde bir rüya gördüm. Rüyamda 3 kişi beni ziyarete gelmişti. Bir kişinin elinde bir lamba vardı ve lambanın içinde siyah bir ev vardı. ikinci kişi ise ayağıma okuyamadığım bir şeyler yazdı. Üçüncü kişi ise hiç bir şey yapmadı. Uyanınca beni büyük bir korku sarmıştı. Güneş doğduktan sonra doğrudan arkadaşım Nijikounji Salifou’ya gittim. Rüyamı ona anlattım o da İçinde Kabe resmi olan kuranı getirdi ve bana lambanın içindeki evin bu olup olmadığını sordu. Tereddüt etmeden bu ev olduğunu söyledim. Arkadaşım, Allah’ın beni İslam yolunda hidayete eriştirmek istediğini söyledi. Aklıma ettiğim dualar geldi ve artık kendimden emin bir şekilde doğru yolun İslam olduğunu anladım. Hemen orada Hıristiyanlığı bırakıp, kelime şehadet getirerek Müslüman oldum ve Mahmut ismini aldım.’’
Mahmut amca Müslüman olduktan sonra hiç durmadan, ihtiyarlığına ve gerekli kaynaklara erişmenin zorluğuna rağmen İslam’ı öğrenmeye çabalamış. Kendisi öğrenirken de tebliğ çalışmalarından geri durmamış. Ailesine akrabalarına tebliğ yapmaktan vazgeçmemiş. Kabilesinin bulunduğu çoğrafyada peş pese verdiği 7 konferans sonrası üç yüz küsür kişinin hidayete erişmesine vesile olmuş.
Onun hayatı hepimize bir örneklik teşkil ediyor aslında. İmkansızlıklara rağmen güney Kamerun’dan Sudan’a Arapça öğrenmeye geliyor. Çalışmanın, ezber yapmanın, gençlerle ve çocuklarla aynı sınıfta eğitim almanın verdiği zorluklara rağmen yıllarca evinden ve doğup büyüdüğü ülkesinden ayrı kalıyor. Çünkü onun bir gayesi, bir yaşama nedeni var ; bir kişinin daha hidayetine vesile olabilmek.

Türkiye’ye döndükten sonra haber aldım ki Mahmut amca tebliğ yolundaki gayelerinden biri olan Kuran’ı kendi kabilesinin diline (Basa dili) çevirmeyi başarmış ve şu an kabilesinden Müslüman yüzlerce insan var ve daha niceleri Müslüman olacak.
Misyonerler insanları Hristiyan yapabilmek için Afrika kıtasında büyük çaba sarfediyorlar. Kim bilir Mahmut amca gibi İslamın kendilerine yanlış anlatılmış binlerce, milyonlarca insan var ve Müslüman olmaları için bir kıvılcıma ihtiyaçları var. Bu kıvılcımı yakanlar neden bizler olmayalım?
Ferhat Haşlama