İstanbul’u Yahya Kemal’le Anlamak

Hayata, yaşadığı şehre, şehrin atmosferine, iklimine, insanına, tarihine anlam yüklemek ve kavram dünyası ile bir hat sanatçısı gibi süsleyerek mânâ vermek, hissettiğini, anladığını, yaşadığını anlamlandırarak kağıda dökmek elbette ki şairlere has bir davranıştır.

İstanbul; dokusuyla, tarihiyle, şehri yaşayan naif insanıyla, iklimiyle hatta kenar mahallelerde, hizbe sokaklarda büyüyen çocukların sesiyle; servi ağaçlarıyla, hemhal mezarlıklarıyla, kendine has bitki örtüsü ve baharıyla ve daha birçok yönüyle şairlerin dikkatine mazhar olmuş bir şehirdir.

Bir şehri anlamak ve anlamlandırmak adına çaba harcayan her kâşif o şehri konu alan şiirleri de mutlaka inceler, incelemelidir. Şairlerin şehirlere bakışı bazen bohem ve santimantalist, bazen umudvar, bazen fikriyatı ve felsefesiyle sahiplenici, bazen derbeder ve çilekeş bakış açılarıyla yansıtıla gelmiştir. Büyük şairlerimizden Yahya Kemal’de İstanbul’un dokusunu birçok yönüyle ele almıştır. Yahya Kemal İstanbul’u kimi zaman bir çocuk gibi saf ve heyecanlı, kimi zaman bir tarihçi bakışıyla dikkatli ve özverili, kimi zaman bir mimarın estetik kaygısıyla şaşkın ve müteşekkir bir şekilde izleyip şiirlerine konu edinmiştir.

Yahya Kemal İstanbul’u 1902 senesinde on sekiz yaşındayken tanımıştır. Çok fazla vakit geçiremeden 1903 senesinde Paris’e gitmiştir. Paris’te kaldığı zamanlarda ara ara İstanbul özlemini dile getirmiştir. Dokuz yıl aradan sonra 1912 senesinde o çok sevdiği İstanbul’una dönmüş ve şehri anlamlandırarak mektup ve şiirlerine nakış nakış işlemiştir.

Yahya Kemal, Paris’te geçirdiği günlerde Fransız şairleri Verlaine, Mallarme Baudelaire’nin Paris hakkında yazdıklarını okuyunca, zihninde İstanbul için şiir yazma fikri inkişaf etmiştir. Yahya Kemal’e göre, İstanbul, Paris’ten daha çok hakkında şiir yazılmaya layık bir şehirdir. Yahya Kemal tarih ilmiyle de hemhal olduğundan İstanbul’un batı uygarlığı ve İslam medeniyetine ev sahipliği yapmış kadim bir şehir olduğunu gayet iyi bilmektedir. Şiir yazma fikride bu yönden doğmuş olabilir. Ona göre “İstanbul toprağının her köşesinde Türk ruhunun bir safhası vardır. Hisarlarda Türk’ün kuvveti, Küçüksu’da ve Göksu’da neşesi, Kağıthane’de zevk ve neşesi. Eyüp’te maneviyatı, surlarda atılışı hava gibi teneffüs edilir. Bu gezintilerimdeki tecrübelerden sonra toprağı sevdim. O derece sevdim ki, İstanbul’un her köşesini keşfetmeye ömrüm kifayet etmeyecek diye korkuyorum”(Tevhid-i Efkar, 14.3.1922) diyerek İstanbul hakkındaki düşüncelerini belirtmiştir.

Istanbul, kadim bir medeniyetin hafızasını taşıdığından birçok şairin de şiirlerine konu olmuştur. Ataî, Yahya Efendi, Cafer Çelebi, Baki, Nedim ve Şeyh Galip’te İstanbul hakkında yazdıkları eserlerle şu kubbede hoş sada bırakmışlardır fakat Nedim ve Yahya Kemal kadar İstanbul’un sesi olmayı başaramamışlardır.

Yahya Kemal’e göre İstanbul Osmanlı’dan günümüze dek uzanan medeniyetimizin ve vatanın her anlamda özetini teşkil eder. Şair şiirlerinde ele aldığı kültür, medeniyet, tarih, coğrafya, vatan, sanat, kadın, din, millet, milliyet kavramlarını bir mozaik gibi süsleyerek İstanbul ile bütünleştirmiştir.

Şehrin atmosferini yaşayan bir insan hakkında “Aziz İstanbul” adlı eserinde şunları söyler: “İstanbul’da çok zaman yaşamış, yaşadıkça birçok semtleri sevmiş, sevdikçe onları, zamanın derinliğine doğru, enine boyuna öğrenmiş bir insan, yaşı ilerledikçe o kadar dolar ki, bu şehrin sonu gelmez güzellikleri olduğuna inanır. İstanbul’u uzun müddet yakından tanımayı merak edenlerde daima bu kanaat vardır. Denilebilir ki İstanbul’u, Üsküdar’ı ve Boğaziçi’ni, her tepeden, her kıyıdan, her köşeden, her mevsimden, sabah, öğle, akşam ve gece saatlerinde derinden derine seyredecek bir sanatkâr kaç türlü yeni güzellik bulur; bunların koleksiyonunu tamamlamaya bir insanın ömrünün yetmeyeceğini karar verir…”(Y.K. 1974:75)

Üsküdar, Yahya Kemal için ayrı bir yerdedir. Üsküdar onun için başlı başına bir şehirdir. Serviler şehri, uhrevi şehir, hayal şehirdir.

Hayal şehrin en güzel yapısı ise Mimar Sinan’ın son eseri olan Atik Valide’dir.

Yahya Kemal’i bazen Atik Valide’de dostlarıyla birlikteyken görürüz. Bazen yine aynı mekanda yalnız başına iftardan sonra, bazen güneşin batışına hayıflanırken buluruz onu. Atik Valide’de yaşanan Ramazan iklimi kendisini bir hayli derinden etkilemiştir. Ve şöyle der :

“Madem ki böyle duygularım kaldı, çok şükür. Bu da bir şeydir.”

Yahya Kemal’e göre “Eski İstanbul’un semtlerinde görülen tenevvü, ruhaniyetten hayat şevklerine kadar derece dereceydi. Eyüp, Koca Mustafapaşa, Üsküdar’ın bazı köşeleri uhreviydi. Buralar, Maurice Barres’in: ‘Bazı semtlerde ruh eser!’ diye tasvir ettiği yerlerdi. Lakin Çamlıca’da bunun tamamıyla zıddı olarak her saat istirahat ve hayatın keyfi duyulurdu.”(Y.K.1974:63)

Hülâsa Yahya Kemal için İstanbul bir yaşam pınarıdır. Yurt dışında yaşadığı günlerde de sık sık İstanbul hasretini dile getirdiği anlar olmuştur. Yahya Kemal’in İstanbul’a olan bağı “Kendi Gök Kubbemiz” ve “Eski Şiirin Rüzgarıyla” adlı şiir kitaplarında karşımıza çıkmaktadır. Şiirlerinde vakit genellikle akşam ve gecedir; mevsim ise bahar..

Ona göre her semt ayrı bir ruhu temsil eder. İstanbul’un ruhunu anlamak için mutlaka Yahya Kemal’in şiirlerini incelemek gerekmektedir.

Son olarak “Bedri’ye Mısralar” ile bitirelim :

Gelmek’çün ikinci bir hayâta,                                                                                                                                           Bir gün dönüş olsa âhiretten;                                                                                                                                                Her rûh açılıp da kâinâta,                                                                                                                                                         Keyfince semâda bulsa mesken;                                                                                                                                               Tâlih bana dönse, nâzikâne;                                                                                                                                                     Bir yıldızı verse mâlikâne;                                                                                                                                                 Bigâne kalır o iltifâta,                                                                                                                                                                                                İstanbul’a dönmek isterim ben.                                                                                                                                        Bin bir tepe yükselen Boğaz’dan                                                                                                                                            Baktıkça vatan görünsün engin;                                                                                                                                     Her yıl, bir ömür boyunca, yazdan                                                                                                                                     Yelkenler açılsın ufka gergin.                                                                                                                                                            Lâkin bu ikinci varlığımda,                                                                                                                                                         Son devrede, ihtiyarlığımda,                                                                                                                                                         Artık çekilince söz ve sazdan,                                                                                                                                   Ömrüm İç-Erenköyü’nde geçsin.

Yahya Can

Kaynakça

https://listelist.com/yahya-kemal-beyatli-siirleri/

https://www.istanbulunsirlari.net/

https://islamansiklopedisi.org.tr/beyatli-yahya-kemal

http://edebiyatodevleri.blogspot.com/2015/02/yahya-kemalin-siirlerinde-istanbul.html