Karadır Kaşların Ferman Yazdırır Türküsünün Hikâyesi

“Sen ne güzel bulursun gezsen Anadolu’yu” demiş ya ozan ne doğru demiş. Sevinçlerin, hüzünlerin, hazanların, ayrılıkların ve kavuşmaların; al yazmalı, sırma saçlı körpecik köylü kızların, levent yapılı yağız delikanlıların, elleri kınalı vefakâr anaların diyarı güzel Anadolu…

Göz alabildiğine uzanıp giden bozkır. 1940’lı yıllar, temmuz güneşinin Anadolu’yu yakıp kavurduğu günler. Yer Eskişehir’in Seyitgazi ilçesi. Ahu gözlü, karakaşlı, fidan boylu Raziye ile kartal bakışlı, çınar gibi heybetli Mustafa Tuna derin bir sevda ile birbirleri için yanıp tutuşurlar. Günler akıp giderken daha fazla ayrılığa katlanamayan âşıklar evlenmeye karar verirler. Her iki tarafın ailesi de bu evlilik olayına karşı çıkmaktadırlar. Mustafa’nın babası: “Ben soyuma Rum kanı katmam” diyerek meseleye itiraz eder. Mustafa’nın tek çıkar yolu kalmıştır, o da Raziye’yi kaçırmak. Arabacı Raşit’in arabasıyla çeşmenin başına yanaşırlar. Raziye’nin suya gelmesini beklerler. Mustafa zorla Raziye’yi araba bindirir ve Eskişehir yoluna doğru ilerlemeye başlarlar. Atlar Kızıltepe’ye doğru yönelir fakat araba devrilir. Raziye’yi ailesine teslim ederler, Mustafa’nın koluna zincir vurulur, cezaevine. Yazdığı şiirleri türkü haline getirir. Bunlar birisi de “Karadır Kaşların”. Mahkemeye çıktığı gün Raziye gelir, kendi gönlümle kaçtım demesine rağmen yaşının küçüklüğü nedeniyle Mustafa iki yıl ceza alır.

Günlerini tamamlarken Raziye bir başkasıyla evlendirilir. Evlendiğini duyar Mustafa Raziye’nin, daha sonra Eskişehir’i terk eder. İki gönlün bir olması engellenince alır başını çıkar sıladan. Başlar gurbet ellerde çile doldurmaya. Çeşitli illerde, ilçelerde çalışarak günlerini geçirmeye, Raziye’yi unutmaya çalışır. Yıllar birbirini kovalar. Şu fani dünyada yanına bir yâren arar ve evlenir. Ömrünün son demlerini mutlu bir şekilde geçirir. 

Gönlü yaralı bir ozan Mustafa. Bir yâr uğruna yanıp yakılmakla geçmiş ömrü. Türkülerle dertleşmiş, türkülerle hasret gidermiş, türkülerle selâm uçurmuş o yâre, türkülerle selâm almış o yârdan. İşte Mustafa’nın gönül yarasından doğan bu türkü; yıllarca dillerden düşmemiş, sazların iniltisine nağmeleri dolanmış; yâr hasreti çekenlerin, dünyanın vefasına eremeyenlerin gönlünde günümüze kadar ulaşmıştır.

Karadır kaşların ferman yazdırır
Bu dert beni diyar diyar gezdirir
Lokman hekim gelse yaram azdırır
Yaramı sarmaya yar kendi gelsin

Ormanlardan aşağı aşar giderim
Nazlı yâri kaybettim ağlar gezerim
Ormanların gümbürtüsü başıma vurur
Nazlı yârin hayali karşımda durur

Karadır kaşların benzer kömüre
Yardan ayrılması zarar ömüre
Kollarımdan bağlasalar zincire
Kırarım zinciri giderim yâre

Gamze Nur Türkoğlu

Kaynakça

https://www.turkuler.com/hikayeler/turku-hikayeleri_karadir_kaslarin_ferman_yazdirir.html

https://bekirhoca.com/turku-hikayeleri/karadir-kaslarin-ferman-yazdirir /

https://bekirhoca.com/turku-hikayeleri/turkulerde-turna/