Osmanlı Devleti 15.yy.da Topkapı Sarayı’nı inşa etmiştir. Bu saray diğer devletlerin sarayları gibi dikey mimari tarzında değil de iki katlı ve yüksek olmayan yatay bir mimariye sahiptir. Topkapı Sarayı’nın abartılı bir yapı olmamasının yegane nedeni padişahların dahi Allah’ın kulu olduklarını unutmamalarıdır. İnşa ettikleri sarayın aksine camileri yüksek ve ihtişamlı yapmaları ise manidardır fakat Topkapı Sarayı’nda öyle bir yapı vardır ki Ayasofya ve Sultanahmet ile boy ölçüşecek yüksekliktedir. Bu yapı ayrıca Osmanlı’nın adalete verdiği önemi giriş kısmında yazılan bu hadis-i şerif ile destekler “Bir saat adaletle hükmetmek, altmış sene nafile ibadetten hayırlıdır.” Dönemsel adı ile Kasr-ı Adl günümüz adı ile Adalet Kulesi, Osmanlı adaletinin dışa vurumsal hali olarak sarayın içinde görkemini sergiler. Yalnız sarayın içinde değil İstanbul’un her köşesinde görülen bu yapı İstanbul’da adaletin simgesel dışa vurumu olmuştur. Adalet Kulesi aynı zamanda Osmanlı’nın yönetim kararlarının da alındığı yer olmuştur. Günümüzde Bakanlar Kurulu ile eşdeğer olan Divan-ı Hümayun toplantıları da burada yapılmıştır.

1584 tarihli Hünername’de Nakkaş Osman’ın minyatüründe Adalet Kulesi detayı.
Adalet Kulesi konum itibariyle Kubbealtı’nın hemen bitişiğinde bulunur.15. yüzyılda Adalet Kulesi’nin, Topkapı Sarayı’nda hazinelerin bir kısmının saklandığı ve dış hazine işlemlerine ait bir birim olarak kullanıldığı bilinmektedir fakat 16. yüzyılda Adalet Kulesi’nin hazine binası olarak yetersiz gelmesi üzerine I.Süleyman’ın Dış Hazine’yi inşa ettirdiği söylenebilir. I.Süleyman’ın (1520-1566) Dış Hazine Binası’nı inşa ettirmesi sonrası asıl hazine işlevini yitirirken kulenin bundan sonra padişah tarafından Divan-ı Hümayun toplantılarını izlemek ve şehr-i seyir amacıyla kullanıldığı düşünülmektedir. Divan toplantılarını izlemesinin asıl nedeni divan toplantılarının veziriazamın idaresine verilmesi ile ilgilidir. Saray içinde yeni bir kullanıma dönüştürülen kulenin yapıldığı dönemden itibaren günümüze kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun adalet dağıtılan en üst makamının yerini ve gücünü belirtmesi açısından özel ve benzeri olmayan bir öneminin olduğu aşikârdır. Bu görüşü Evliya Çelebi Seyahatnâmesi’nde anlatmaktadır.1527-1529 yılları arasında tuğladan inşa edilmiş Adalet Kulesi, yenilenerek ve üzerine taş bir bölüm ilave edilerek yükseltilmiştir. Kubbealtı’na hünkar penceresi açılmış ve kulenin içerisine ahşap merdivenler yapılarak seyir köşküne ulaşım sağlanmıştır. Bu pencere ile sultanın, divan toplantılarını görünmeden ve özel dairesinden ulaştığı kafesin ardından izlemesi sağlanmıştır. Kubbealtı’nın kubbesinde asılı altın kaplama delikli bir küre bulunmaktadır. Bu küre Adalet Kulesi’nde bulunan simgesel bir özelliktir. Adalet kavramıyla bağlantılı bu simgesel küre yeryüzünü temsil etmekte olup, asılı olduğu zincire ise “akıl ipi” denilir. Bu zincirin bir ucu, adaletin uygulanmasında sultanın temsilcisi olan veziriazamın eline verilmiştir. Her ne kadar kürenin ipinin veziriazam elinde olduğu görüntüsü varsa da esas kontrolün sultanın elinde olduğunu hissettirir.

Kulenin günümüze kadar nasıl ulaştığını kronolojik olarak anlatacak olursak I.Süleyman’dan sonra 1665 yılında Harem yangınından hasar gören Adalet Kulesi’nin onarımını IV. Mehmet üstlenmiştir. 17. yüzyılda ise Adalet Kulesi’nin, kurşun kaplı sivri bir külahı olduğu ve pencerelerinde kafesli kapaklar olduğu bilinmektedir.19. yüzyıla gelince II. Mahmud’un, neoklasik üslupta bir köşk ekleterek yükselttiği bilinmektedir. Abdülmecid (1839 – 1861) tarafından kulenin restorasyonu ampir üslupta ve sivri külahlı yüksek bir köşk ile yeniden değiştirilmiştir. Sultan Abdülaziz Dönemi’nde ise büyük oranda yenilenerek bugünkü görünümüne kavuşur.

Adalet Kulesi’ne baktığımızda bizlere anlatmak istediği mesaj çok açıktır. Bu yapıyı sadece bir kule olarak değil, adaletin her dönemde ne kadar önemli olduğunu vurgulamak adına dikkatle incelemek gerekir. Adalet Kulesi, bir devletin güçlü ve erdemli olduğu dönemin ancak adalet ile mümkün olduğunu kanıtlar niteliktedir. Adaletin yer etmediği bir toplumda güç ve erdemden söz etmek mümkün değildir. Osmanlı’da özellikle Fatih’ten itibaren gücün ve erdemin vuku bulmasının hukuk sisteminin adil olmasıyla görüldüğü yadsınamaz bir gerçektir. Osmanlı’nın yükseliş dönemindeki başarısı, adaletin yalnızca insani ilişkilerle değil ismi ile münhasır Adalet Kulesi gibi mimari eserlere sirayet etmesiyledir.
Unutmamalıyız, bir devletin amentüsü olsaydı adalet kesinlikle bunlardan birisi olurdu.
Hamza Öztürk
Kaynakça
Leopold de Belgique, Voyage of Constantinople, 1860
Gülru Necipoğlu, 15. ve 16. Yüzyılda Topkapı Sarayı: Mimari Tören İktidar
Metin Sözen, Devletin Evi Saray
Gülru Necipoğlu, 15. ve 16. Yüzyılda Topkapı Sarayı: Mimari Tören İktidar
Necdet Sakaoğlu, Tarihi, Mekanları, Kitabeleri ve Anıları ile Saray-ı Hümayun Topkapı Sarayı
(el-Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, II, 58, 1721; Bkz. ez-Zeylâî, Nasbu’r-Râye, IV, 67)
ÖZLÜ, Nilay. Biography of a monument: Historical and morphological survey of the Tower of Justice (Adalet Kulesi). A| Z ITU Mimarlık Fakültesi Dergisi, 2021, 18.1: [200]-216.
FERRARI, Nicole Kançal. TOPKAPI PALACE.
SAĞDIÇ, Elif. Topkapı Sarayı’nın ikinci avlusunun dönüşümü ve kayıp mekanları. 2018. Master’s Thesis. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, Mühendislik ve Fen Bilimleri Enstitüsü.
ÇETİN, Yusuf. Osmanlı Konut Mimarisinde Cihannümalar (Seyir Köşkleri). Sanat Tarihi Dergisi, 2008, 17.2: 43-58.
FERRARI, Nicole Kançal. Türk-Osmanlı saray literatürü (12.-20. yüzyıl). Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, 2009, 13: 205-240.
ORTAYLI, İlber. OSMANLI SARAYINDA HAYAT. 2008.
ŞAHIN, Halise. Türk ve Avrupa mimarisinde insan ölçeği (15-18. yy). İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 2020, 2.3: 7-12.ÇETİN, Yusuf. Osmanlı Konut Mimarisinde Cihannümalar (Seyir Köşkleri). Sanat Tarihi Dergisi, 2008, 17.2: 43-58.
http://sehr-istanbul.blogspot.com/2011/08/istanbulda-adalet-sancag-adalet-kulesi.html