Herakleitos

Herakleitos Felsefe Tarihinde diyalektiğin kurucu ismi olarak gösterilir. Kendisine ait olmasa da Platon’un Kratylos diyaloğunda Herakleitos’un öğrencisi Kratylos tarafından yine Herakleitos’a atfedilen “aynı nehirde iki defa yıkanamazsınız” (402 a) ifadesi, kendisinin bütün bir felsefi izleğini karşılamaktadır. Ancak bu akışta değişmeyen bir ilke/αρχή (arkhe-mebde-principle) vardır. İşte bu ilke Herakleitos’un fragmanlarında karşımıza “Logos/λόγου” olarak çıkmaktadır. Logos, Herakleitos’un fragmanlarının asıl mevzu ve mesailini oluşturur. Bizler de bu yazımızda Logos’un anlaşılmasının imkanını vazeden belirli fragmanlardan hareketle, Logos’u anlamaya çalışacağız.

Logos ve Logos’un Söyle(v/m) (Legein) Olarak İmkanı

Fr. 1: İnsanlar her zaman mevcut olan logos’u yalnız işitmeden önce değil, işittikten sonra da anlamıyorlar

Logos ne demektir? Yunancada bu kavramın birden çok karşılığı bulunur. Herakleitos’un fragmanlarından hareketle Logos’un üç kullanımı olduğunu görebiliriz: 

1. Söz, söyleme, anlatma ve söylem 

2. Yasa, kural, ölçü, ilke ve miktar

3. Saygınlık ve ün. 

Kavramın terimsel karşılığı genellikle ikinci gösterimiyle anlam bulur.  Logosun terim anlamının benzerlerinin yine fragmanlarda ateş, yıldırım (fr. 64), bir (fr. 33), Tanrı, ile özdeş kullanıldığını fark ederiz. Logos öyle bir kavramdır ki kendisine dair bir manaya çentik atmaya izin vermez. Yunanca’nın sunduğu bu imkandan yararlanan Herakleitos, fragmanlarında birçok pejoratif ifadeyi dilin sunduğu bu imkandan faydalanarak oluşturmuştur. Bu özellikler göz önüne alındığında Herakleitos’un kullandığı Logos kavramına yaklaşan okuyucu çok daha dikkatli olmalıdır. Unutulmaması gereken ise Logos’un tüm bu ifadeleri kapsayacak şekilde varlığa geldiğidir. Ancak ağırlıklı olarak Logos’un karşılığı ikinci kullanımdaki “yasa-ilke” üzerine bina edilmiştir. 

Logosun belirli bir mekânı/τόπος (topos) yoktur. Logos mekân ile sabitlenemez/άτοπος (a-topos). Çünkü Logos ve Kozmos/κόσμον-κόσμος birbirine özdeştir (fr.30). Aslında logos ve kozmos özdeşliği Herakleitos’tan önce Anaksimandros’un küre şekli ve kürenin içerisinde varlığa gelen dört unsurda karşımıza çıkar. Benzer bir şekilde Herakleitos’un kozmolojisinde de logos ve kozmos iç içedir. Bu anlamda kozmos ne natura ne de tabiattır. Nitekim fragman 30’da “Bütünün kendisi olan bu kozmosu ne bir tanrı ne de bir insan meydana getirmiştir. O, daima belli ölçülere/μέτρα (metra-metron) göre yanan, belli ölçülere göre sönen ezeli ve ebedi ateştir” ifadeleri kozmos ve logos (ateş) özdeşliğini belirtir. Kozmos, kelime karşılığı olarak sıra, düzen, güzel uyum, süslülük anlamlarına gelir. Yani Logos’un ölçü olmaklığı yine kozmosun içinde mevcuttur.

İlk fragmanın ikinci kısmında ise yaşayanlar Logos’u öncelikli olarak işittikleri açıklanır. Ancak kendileri yine öznel bilgileriyle hareket ettikleri için Logos’un ayırdına (phronesis/φρόνησιν) varamazlar.

Her şey bu logosa göre olup bittiği (γινομένων-ginomenōn) ve ben her şeyi doğasına göre ayırt ettiğim ve nasıl olduğunu bildirip açıkladığım halde, söylediklerimle ve yaptıklarımla karşılaştıklarında acemi gibi davranıyorlar…

Her şeyin logosa göre olup bitmesi kozmos içindeki tüm failliğin logosun yasaları doğrultusunda işlediğini ifade eder. Örneğin bir sanatçının, marangozun veya ressamın yaptığı işler, belirli ilke(ler)den hareketle oluşmuştur. Bu ilkenin ise Herakleitos’a göre logos olması gerekir. Çünkü logos olmadan işlerin kurallı halde ilerlemesi mümkün değildir. 

Fragmanın devamında Herakleitos her şeyin doğasını bildiğini ve açıkladığını belirtiyor. Her şeyin doğasına göre bilmek öncelikli olarak onları isimleri (nomos) yönüyle bilmektir. Çünkü Herakleitos’ta bir ismi bilmek, bilinenin doğası (pyhsis) hakkında doğrudan bilgili olmayı gerektirir. İşte bunun gibi Herakleitos’un öğrencisi Kratylos’un yorumlarından hareketle, nesnelerin değişmeyen özlerinin (dynamis) olduğunu ve adlandırmanın (onoma) da ancak bu özlere (ousia) uygun olarak imkânı vardır. Her şeyi yine logosa göre açıklamak (eikon logos), Herakleitos için Platoncu diyalektik yöntemle veya Aristoteles’in kullandığı nesir tarzıyla mümkün değildir. Çünkü kendisi, Tanrısal olana ait öğretici sözlerin imgelem kullandığını belirtir. (Fr. 92-93.) Bunun için kendisi Sokrates’in doğurma yöntemini (maiotik) ve at sineği olmaklığını kabul etmemiştir. Çünkü Herakleitos için kişilerin ruhlarını ateşe yaklaştırması (yani saf hale getirmesi) yine kişinin kendi edimine bağlıdır. 

Uykudayken ne yaptığını (ergon) unutan diğer insanlar gibi bunlar da uyanıkken ne yaptıklarının farkında değillerdir. 

Herakleitos burada insanları ikiye ayırır: Uyuyanlar ve uyanık olanlar. Uyuyanlar logosun hakimiyetini göremeyenlerdir. Uyanık olanlarsa logosun işleyişinin farkında olanlar ve aynı zamanda ruhlarını bu doğrultuda arındıranlardır. Fr. 89’da ki ifadelerde bunun altını çizer: “Uyanıklar için tek ve ortak bir kozmos vardır. Uykuda olanlar ise kendi sanılarına -dünyalarına- kapanırlar” Yine Herkaleitos 73. fragmanda insanları uykuda olmama konusunda uyarmıştır. 

Fr. 2: Logos her şeye (pantha) ortak (koinos) olmasına karşın… 

(Fr. 2)

Yukarıdaki fragmanın devamı sayılabilecek bu fragmanda Herakleitos, logosun dünyadaki her bir varlıkta ortak olarak bulunduğunu vurgular. İnsanın bizatihi kendisinde de logostan pay vardır. Bu ortaklık mitolojilerdeki gibi kişiler arasında değişmez. Yani logos kimseye imtiyaz göstermez. Bu durum 116. fragmanda şöyle ifade edilir: “Kendini tanıma ve ölçülü olma olanağı her insanda bulunur”. Logos her bir bireyde var olduğu için tüm insanlar onu tanıma gücüne sahiptir.  

Çoğunluk sanki kendilerine özel düşünceleri (phronesis) varmış gibi yaşarlar. 

Phronesis, vakıf olmaktır. Buradaki phroneisis ifadesine 17. fragmanda da yer verilmiştir: “İnsanların çoğu kendi başlarına gelenler hakkında düşünmezler ve öğrendiklerini kavrayamazlar, yalnızca kendi kanılarına inanırlar.” Logos sürekli olarak kendilerini insanlara ifşa etmektedir. Çünkü 1. fragmanda belirtildiği üzere her bir meslek erbabının yaptığı işte logos mevcuttur. Ancak kişiler kendi kanılarıyla-özel düşünceleriyle hareket ederek, bu logosu fark edemezler. 

Fr. 8: Karşıt olan şeyler bir araya gelir ve uzlaşmaz olanlardan en güzel uyum doğar. 

Karşıt olan şeylerin bir araya gelmesi bugünkü anlamıyla diyalektiği çağrıştırır. Belirli bir oluşa ulaşmak için uyum esasını değil çatışma esasını gözetmek gerekir ki bu yönüyle savaş her şeyin babası ve kralıdır (fr. 53, 80).  Buradaki diyalektik momentlerin anlaşılması da Herakleitos’a göre bir sophon – hakimlik işidir. Nitekim 51. fragmanda “Uzlaşmaz şeylerin kendi arlarında nasıl uzlaştığını anlamazlar” derken bunu anlamanın bir ustalık gerektirdiğini vurgulamıştır. Modern felsefede Herakleitos’un bu görüşü Hegel’in başta Mantık Bilimini daha sonra da diğer tüm felsefi dizgesini etkileyecektir. Örneğin Mantık Biliminin kuruluşunda bulunan Varlık, beraberinde Hiçliğe muhtaçtır. Bunların terkibi neticesinde Oluş meydana gelir. Herakleitos karşıtların çatışması sonucunda bir uyumun (harmonia) doğduğunu söyler. Harmonia ile yan yana gelenler kendilerinin haricinde var olanlardan daha güzel bir ahenk ve bütünlük oluşturur. 

Fr. 11: Her sürüngen kırbaçlanarak otlağa güdülür. 

Otlak olarak kullanılan nemtai, nomos anlamına da gelir. Sürüngen olarak kullanılan herpeton ise, mahlukat anlamındadır. Burada Herakleitos’un imge diliyle ortaya çıkan mana, nomosa (yasa) aykırı davranan her varlık, sonunda ceza bulacağıdır. Bu görüş daha önce Anaksimandros’un küre metaforunda da görülmüştür. Nitekim küreyi oluşturan dört unsurdan herhangi birisi ahengi bozarsa, burada adaletsizlik ortaya çıkar ve kozmos bu adaletsizliği giderirdi.

Fr. 16: Hiç batmayacak olandan nasıl kaçıp saklanılabilir?

Saklanacak olan bizleriz, hiç batmayacak olan logosun kendisidir. Neyden saklanıyoruz, hakikatin kendisinden. Hakikatin üstündeki perdesini kaldırmaya cesaret edemiyoruz. Bunu da yine fragmanda belirtildiği üzere uykuda kalarak gerçekleştiriyoruz. Logos her insanda mevcut olduğu için fenomenlerle hareket eder, yani varlığa çıkmayı kendiliğinden değil, insandan bekler. Bunun içinde ayrı bir mücadele bekler. Bunun yolu da kişinin kişiliğini (ethosunu) logos temelli inşa etmesidir. Yapılacak ilk adım kişinin kendi içine dönüp, logosu fark etmektir. 

Fr. 19: Dinlemeyi bilmediklerinden konuşmayı da bilmiyorlar. 

Fr. 1’de Herakleitos konuşmanın logos ölçüsüne göre olacağını söylemişti. Bunun ilk koşulu da nesnenin isimlerini bilmektir. Arkaik Yunan’da adlandırma mitolojilerden sofistlere kadar farklı şekillerde işlemiştir. Ad koyma işlemi beraberinde bir nomos’u getirir. İsim koyan kişiye de yasa koyucu (nomothetos) denir. Şairler ve sofistler isimler üzerine yaptıkları manipülasyonlarla, nesnelerin adlar üzerinde varlığa gelen ‘o olmaklığını’ değiştirmişlerdir. İşte Herakleitos logosa uygun olarak konuşmanın bu türden bir manipülasyona izin vermeyeceğini belirtir. Çünkü yasa (koymak) “Bir’in (Henos) kararına uymaktır” (fr. 33). Ad koyucu olmak bir nomos belirlemek olduğuna göre yegâne nomothetos Tanrısal yasadır. Yine 50. fragmanda duymanın logos itibarıyla bilgelik olacağını ilan etmiştir.  

Fr. 31: Ateş önce denize dönüşür; denizin yarısı toprağa, yarısı yakıcı buhara… Deniz Toprak olmasından önceki orana göre çeşitli şekillerde boşalarak aynı ölçüsünü bulur.

Herakleitos dört unsur olarak tabir edilen elementlerin birbirlerine dönüştüğünü belirterek Platon’un Timaios’u Aristoteles’in ise fizikte söz konusu olan mekan (topos) fikrinin temellerini oluşturur. Çünkü Herakleitos’tan önce unsurların birbirine karıştığına dair bir bilgi söz konusu değildir. 

Fr. 32: Bilge olan tektir; Zeus’un adıyla anılmayı istiyor ve istemiyor. 

Fragmanın ilk kısmında Herakleitos, bilgeliğin (sophon) tek olduğunu yani logos itibarıyla olduğunu gösteriyor. Bilgeliğin mahiyetini ise 41. fragmanda açıklıyor: “Bilgelik tektir; her şeyi her şeyle yöneten düşünceyi bilmektir”. İkinci kısımda da Zeus Tanrıların Tanrısı olarak hem uluhiyet sıfatını talep edeceğini hem de onu istemeyeceğini söyler. Çünkü Zeus tüm bunlara aşkın olandır. 

Fr. 59: Yazının yolu düz ve eğridir. 

Bir harfin oluşması için ilk bakışta birbirine zıt iki şeklin varlığını görürüz. Örneğin β (beta) harfini inceleyelim. “β” harfi için ilk olarak düz bir çizgi daha sonra da eğik bir çizgi çekmek gerekir. İşte oluş ve bozuluş anındaki düzende bir harfin oluşması gibidir. Hemen devamındaki 60.fragamanda da bu iniş ve çıkışların bir olduğu söylenir. 

Fr. 76: Ateşin ölümü havanın doğumudur; havanın ölümü suyun doğumudur. 

İlk bakışta tezat oluşturan bu fragmanda Herakleitos’ta söz konusu olan unsurların birbirlerine karışma ihtimalini gözler önüne serer. Herakleitos’a göre ateş daha kuvvetli yanarken, su artık sönmüş ve az da olsa yanan ateş sayılır. 

Sonuç olarak Herakleitos’un logos anlayışını da kozmostaki her bir varlık’ın yapıp etmelerini o logosun ilke olmaklığı esasıyla oluşturur. Kişilerin logosu fark etmesi için yapmaları gereken kendi içindeki logosun tezahürüne yönelmektir. Bunun içinde nefsin arzu ve ihtiraslardan azade kılınıp gerçek mutluluğa yani bilgeliğe ulaşması gerekir. Aksi halde kişiler bedensel hazları mutluluk kaynağı olarak görecektir. Bu da Herakleitos için altını samana tercih etmektir. Gerçek bir bilgelik ancak tanrısal bir idrake sahip olmakla mümkündür. 

Abdullah Denizhan

Kaynakça

Herakleitos, Fragmanlar, çev. Cengiz Çakmak, İstanbul: Alfa Yay., 2014.

ed. Bayram Ali Çetinkaya, Doğudan Batıya Düşüncenin Serüveni, “İnsan Sorunu”, Cengiz Çakmak, İstanbul: İnsan Yay., 2019 c.2. 

Walter Kranz, Antik Felsefe, çev. Suad Y. Baydur, İstanbul: Sosyal Yay., 1984.

Bamunusinghe, S. (2008) ‘Mystery Cults in the History of Greek Religion’, in Walpola, A. S. (eds) Chinthana Dhara: a collection of scholarly articles, Philosophy and Psychology Society, University of Sri Jayewardenepura, Sri Lanka, pp. 250-261.

Çiğdem Dürüşken, Antik Felsefe, İstanbul: Alfa Yay., 2018. 

Oğuz Haşlakoğlu, “Heraklitus, Fragman 64; Bir Yaklaşım”, https://www.academia.edu/7657257/Felsefe_Tart%C4%B1%C5%9Fmalar%C4%B1_40_Heraklitus_Fragman_21_Bir_Yakla%C5%9F%C4%B1m  

Platon, Kratylos, çev. Erman Gören, İstanbul: Dergâh Yay., 2017. Plato, Cratylus (with Greek texts),http://www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=Perseus:text:1999.01.0171